Olay’da bir haber: Başkonsolos Emirhan Yorulmazlar, 28 Eylül’de Türkiyeli toplumun yoğun olarak yaşadığı Londra’nın kuzeyinde sağlık yürüyüşü düzenleyeceklerini belirtti…
Haber şöyle sürüyor: “28 Eylül 2014, Pazar günü saat 13.00’te Finsbury Park’ta düzenlenecek ‘Sağlıklı Toplum Yürüyüşü’ etkinliğimize tüm vatandaşlarımız davetlidir. Katılımını bildiren tüm vatandaşlarımıza etkinlik gününde Başkonsolosluğumuzca bayraklı tişört dağıtılacaktır. Lütfen katılımınızı londrabk.etkinlik@ mfa. gov.tr e-posta adresine bildiriniz.” Valla sevindim… Konsolosluk böyle şeylere kafa yormazdı eskiden. Gerçi 1990’ların sonunda görev yapan Londra Başkonsolos’u Erdoğan İşcan’ı ayrı değerlendirmek gerekir. İşcan gerçekten halk adamıydı ve toplumun nabzını tutmayı başarmıştı… Şimdi de Sayın Yorulmazlar, idealist etkinlikler düzenliyor…
İngiltere ve Türkiye arasındaki siyasi ilişkiler 16’ncı yüzyıla uzanıyor. İlginçtir Türkiye dışında ilk Türkçe gazetenin Hammersmith’de 31 Ağustos 1867’de yayımlanan Muhbir olduğu biliniyor. Bizim İngiltere’ye göç serüvenimizi o tarihe kadar uzatmak mümkün… Toplum olarak büyüyüp serpilmemiz ise son çeyrek asra uzanıyor… Şimdi 250 bini Türkiye’den olmak üzere Türkçe konuşan nüfusun 400 binlere dayandığı genel geçerli bir kanı… Bu az buz bir sayı değil. Türkiye’de Ağrı, Çankırı, Siirt, Burdur, Bingöl, Kırşehir, Karaman ve Hakkari’nin nüfusu 250 bin dolayında. Memleketten sanki bir il kopmuş gelmiş Londra’ya eklenmiş… Eee bize sorsalar “sizin oraların nesi meşhur” diye yeri var hani… Bizim burada yediğimiz döneri valla Türkiye’de yiyemezsiniz. Türkiye’de et ekmeğin arasında kayboluyor, ancak mikroskopla baktığında görülüyor…
Bir de bizim buraların sterlini meşhur… Memlekettekiler, İngiltere’de ağaçta yetiştiğini sandığı bu “meyve”yi çok seviyorlar… Şifa niyetine… Her derde deva… Ye ye bitmez… Yiyenler de tadından vazgeçmez… Öyle bir meret ki Türkiye’nin bütçe açığına bile merhem yahu… Türkiye’de devlet yurtdışındaki vatandaşlarını oldu bitti sağmal inek olarak gördüğünden, hükümetler yurtdışındaki vatandaşlarından hep aldı, vermeyi hiç düşünmedi. Nasılsa oy hakkımız da yoktu. Vurun abalıya… Şimdi devlet bu inekten daha verimli süt elde etmek için bakım yapmak gerektiğini düşünüyor olmalı… Herşeyden önce inek sağlıklı olmalı… Bunun için de Finsbury Park’ı şöyle bir turlamalı…
“Yok haksızlık ediyorsun kardeşim” derseniz, “Ben size bizim toplumun sağlıklı olabilmesi için bir kaç madde karalayayım, size zahmet Finsbury’deki turun yanısıra o maddeleri de listenize ekleyin” derim… Tabii bu liste benim acizane görüşlerim, siz okurlar daha da zenginleştirebilirsiniz… İşte sağlıklı toplum reçetesi efendiler:
– Toplum seçme hakkı kadar, kendi sorunlarını aktaracak temsilcisini de Ankara’ya göndermek istiyor. Kısaca seçilme hakkı da istiyor…
– Toplumun gençlik ve eğitim sorunları var. Bu konuda ciddi araştırmalar yapılsın istiyor… Sonuca göre yatırımlar yapılsın istiyor…
– Uyuşturucu ve genç intiharlar araştırılsın, İngiltere hükümetiyle eşgüdümlü olarak bu sorunun üzerine gidilsin istiyor…
– Başkonsolosluk işlemlerinde güler yüz ve Kuzey’de yeni bir bina istiyor. Konsolosluk işlemlerinde bürokrasi istemiyor…
– Toplum arşivi yapılsın istiyor… Toplum üyelerinin yaptığı sosyal araştırmalar teşvik edilsin istiyor…
– Dünyanın en pahalı pasaport harcını ödemek ve memlekete uçak biletinde kazıklanmak istemiyor…
– Kendi demokrasisini işlettiği derneklerin içişlerine karışılsın istemiyor…
– Halk toplantılarında “serbest kürsü” kurulsun, sorunları kendilerine sorulsun istiyor…
– Memlekete devlet güvenceli yatırım olanakları yaratılsın istiyor…
- Soyguncu havayolu şirketlerine karşı kampanya
- Ankara Anlaşmalı öğrencilerin haklı kampanyası
- ‘Universal Credit’ dedikleri ?
- 2 Mayıs’taki oyum
- Oxford Street’de Urfa’daki işçileri desteklemenin erdemi
- Namık Kemal’in Londra’daki izi
- İngiltere’de emekli maaşı 50 paket sigara karşılığında
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (II)
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (I)
- İngiltere laikliği sağlamlaştırıyor