
Endişe ve korku yaşadığımızda olayları değerlendiriş tarzımız, düşüncelerimizin içeriği, rahat ve kendimizi iyi hissettiğimiz anlara göre daha farklı olur. İnsanların genellikle günlük yaşamdaki bazı ortamlardan kaçmalarının nedeni kafalarında varolan kaygılarıdır. Endişe verici düşünceler, yaşanılan ya da yaşanılacak olan durumun olduğundan daha tehlikeli ya da daha korkutucu görünmesini sağlar.
Endişe yaşayan bireylerin paylaştığı, kendilerine yardımcı olmayan ortak düşünüş tarzı dört ana başlıkta toplanılabilir.
1-Birşeylerin kötü gitme ihtimali bir hayli yüksek (Doktora gidip kan testi yaptırdığımda çok kötü bir sonuç çıkacak)
2-Birşeyler kötü gittiğinde sonucu felaket olacak (Kan testinin ve diğer tahlillerin sonucunda kanser olduğumu öğreneceğim)
3-Bu felaketler ve sonuçları ile baş edemiyeceklerini, öyle bir kapasiteye sahip olmadıklarını düşünmek (Kanser teşhisi koyulduktan sonra hiç birşey yapamayacağım, felç olmuş gibi hayatım birdenbire duracak)
4-Etraftakilerin, ya da çevrede varolan yardımın onlara ulaşmayacağı, ulaşsa bile çözüm olamayacağı (Varolan tıbbi olanaklar, doktorlar bana yardımcı olamayacaklar)
Yukarıda verdiğim örnekler sağlık endişesi yaşayan bireylerin çokça yaşadığı durumlar. Ancak benzer düşünceleri panik, genel kaygı vb. endişe sorunları yaşayan bireylerin çoğunda görebiliriz. Birey bu tür düşüncelerin sonucunda daha fazla endişe yaşayıp daha çok gergin olur. Bu da kısır döngülere yol açar. Birey fazla endişe hissettikçe, daha fazla endişe dolu düşünceler kafasını meşgul eder, sonrasında bu düşünceler de daha fazla endişe ve korkular yaşamasına neden olur. Sonuç olarak bu kaygıları yaşayan bireyler çareyi kaçmada, kaçma davranışlarında bulurlar. Fakat, edinmiş ve de devam ettirdiğimiz kaçma davranışlarımız yüzünden hiçbir zaman bizi meşgul eden negatif beklentilerimizin doğru olup olmadığını test etme şansı bulamayabiliriz. Örneğin işyerinde bütün işleri kendiniz yapmaya kalkışıp yanınızdaki çalışanlara işleri tek başlarına yapma şansını vermezseniz hiçbir zaman onların işleri kendi başlarına yapıp yapamayacağını öğrenemezsiniz. Bu durum sizin her zaman tetikte olup, her işe kendinizin koşturmanızı koşullandırır. Beraber çalıştığınız kişiler de hiçbir zaman kendilerini gösterme fırsatını yakalayamayıdıklarından size karşı gösteremedikleri bir öfke duyabilirler ve her benzer durumda sizin işleri halletmeniz için sizin ağzınızdan çıkacak lafa ve de pratiğe bakarlar.
Endişeye sürekleyen düşünceleri tespit ettikten sonra yapılması gereken onlara alternatifler bulmak ve sonrasında da kaçındığımız davranışları yapmak olacaktır. Akılda tutulması gereken en önemli noktalardan biri endişenin birdenbire kaybolmayacak olmasıdır. Belki de bir ömür boyu taşıdığınız kaygıların bir anda ortadan kalmasını beklemek hiçte doğru olmaz. Zaten endişenin, stresin hiç olmayacağı bir hayat yaşamayı beklemekte yanlıştır. En kolay adımları belirleyip onları yerine getirdikçe daha zor durumlarla baş etmek için kendimize olan güvenimizde artacaktır.
- Kendi Romanımızın Baş ‘Kahramanı’ Olmak
- Romanımızın baş ‘Kahramanı’ olmak
- Özgür Birey Özgür Toplum
- Vicdan, Politika ve Empati
- Kendine Zarar Verme
- Konuşarak Sorunlarımı Çözebilir miyim?
- Psikolojik terapilerden neden korkuyoruz?
- Mahallenizdeki Terapist – IAPT
- Yanlış kişiyle evlenmek
- Facebook Paylaşım Savaşları!