Günaydın! tünaydın! ya da iyi akşamlar!
Göçmen ruhların günü hangi saatte başlıyorsa sabah ordadır onlar için. Bağımlılık konumuza devam…
Öncelikle neden bağımlılık buna bakalım. Çünkü hepimizin bağlanma ve aidiyet ihtiyacı vardır ve bu ihtiyacı yaşamsal ve sağlıklı yollardan doyuramadığımızda kaymalar yaşarız. Ne demektir bu şimdi? İnsanlar ruhani, düşünsel ve duygusal ihtiyaçlarını aktaracak alanlara ve ilişkilere ihtiyaç duyarlar. Bunlar konuşmak, paylaşmak, üretmek, sevmek, sevilmek, birliktelik, yaratmak, aktarmak, değiştirmek, dönüştürmek, çözmek ve birçoğu.
Peki niye bunca çaba?
Çünkü bizler sosyal evrimleşmiş canlılarız. Doğduğumuz andan ilk iki yıla kadar ayakta durmak için bile yetişkin bir canlının bakım ve korumasına ihtiyacımız vardır. Doğadaki birçok canlının aksine bize öğretilmezse çoğu şeyi beceremeyiz. Yani sosyal destek ihtiyacımız yüksektir. Bunun içinde aile yada bir grup içinde doğar, büyür ve yaşlanırız.. Aileden kastım her zaman biyolojik olmak zorunda değildir. Kaldı ki biz göçmenler mecburen yeniden aile oluşturma konusunda refleksleri oldukça gelişmiş topluluklarız. Aile burda kendini var ettiğin, kucaklaştığın, ihtiyaçlarını karşıladığın, sevgi, güven, paylaşım ve üretkenlik duygusunu hissettiren insanlar ve kurumlar olabilir. Bu biyolojik aileniz ya da kendi kurduğunuz aile olduğu gibi arkadaşlarınız, komşularınız, ortak ya da farklı kültür gruplarından dostlarınız, mesleki gruplarınız, yaratıcılığınızı açığa çıkardığınız gruplar ya da birlikte adım attığınız insanlar da olabilir.
Bağımlılık da bu temel insani ihtiyaçların yoksunluğunu gidermek için farkında olarak ya da olmayarak seçilen , bazen model alarak öğrenilen bazen de teşvik edinilinen ve sürekli meşgul olunan kötü alışkanlıklardır. Bağımlılık yaratan bu alışkanlıkların kısa vadede bize sunduğu yararlar vardır. Öncelikle onları göz ardı etmeyelim. Bunların en başında gelenler şunlardır:
- Baş etme duygumuzu arttırmaları.
- Bizi sakinleştirmeleri.
- Dikkatimizi sıkıntılardan uzaklaştırmaları ya da dikkatin keskinleşmesi.
- Fiziksel ve zihinsel olarak gevşetmeleri.
- Bazen olduğumuzdan daha güçlü, enerjik ve yaratıcı hissettirmeleri.
- Zihnimizin çalışma kapasitesinde ve düşünme becerimizde artış.
- Kaygı ve depresyon duygularını azaltmaları.
- Geçmişimizden gelen kötü anıların üzerimizdeki olumsuz etkileriyle baş etmeyi sağlaması
- Sosyal ilişki kurmamızda ya da sürdürmemizdeki cesaretimizi arttırması
- İletişim kurmamızı kolaylaştırması.
- Doğal yaşamsal strese karşı tolaransımızı arttırması.
Bağımlılık sahibi danışanlarımın listesi bundan çok daha uzun ve bazı zamanlarda çok daha detaylı olabiliyor kişisel sıkıntıları çerçevesinde. Ama en önemli ve asla göz ardı edilmemesi gereken nokta bütün bu iyi gibi görünen ve cazip gelen durumların sadece geçici etkiler olmalarıdır.
Düşünsenize bu listedeki ve belki başka bir sürü olumlu durumu yaratabilen ve sürekli sağlayan ama kendimize ve çevremize zarar vermeyen şeyler olsaydı şimdi hepimizin yaşam seçimi olurdu bağımlılık yaratan alışkanlıklar ve maddeler. Peki neden çoğunluk değil de belirgin insanların seçimi oluyor bağımlılık yaratan kötü alışkanlıklar.
Bunları hiç düşündünüz mü?
Örneğin neden bazı insanlar sosyal medyayı bir araç ve ihtiyacı kadar kullandığı halde kimileri yokluğunda şiddetli yoksunluk sendromları yaşıyor? Neden bazı insanlar telefonları bozulduğunda ya da kaybolduğunda bunu başlarına gelmiş bir felaket gibi algılıyorlar? Neden uzun süre kıyafet alışverişi yapmadığında hayatının çok kötü ya da eksik olduğunu hissediyor bazılarımız? Neden sürekli seyahat etmez ve konforlu tatil otellerinden selfi çekmezsek kendimizi yetersiz hissediyoruz? Niçin her yarım saatte bir sigara tüttürmezsek sanki kendimizi sohbete veremeyeceğimizi algılıyoruz? Peki neden iki duble içmezsek aslında aklımızdan geçeni güvenle konuşamayacağımızı zannediyoruz? Sonra neden ancak bir madde aldığımızda kendimizi daha doygun ve yaratıcı hissediyoruz? Nasıl oluyor da sürekli bir oyunu bize bir şey kazandırmasa da tekrar tekrar oynamazsak sıkıntıya giriyoruz?
Lütfen bütün bu sorulardan yargılanma duygusuna kapılmayın. Ben üzerinde çoğu zaman sigara paketi dahi taşımayan eski bir sigara içicisiydim. Öncelikle sosyalleştiğimde bir tane, iki tane diye başlamıştı. Aslında daha ergenken aile içindeki örnekleri izleyerek ve özenerek başlayan ama süreklileşmeyen bir alışkanlıktı. Genelde idealize ettiğiniz kişilerin alışkanlıklarını edinirsiniz. Bizim çocukluğumuzda çocuğun yanında sigara içmemeli kuralı yoktu. Hatta evlerde ve kafelerde yada sokakta içmeseniz bile pasif içici olarak başlarsınız sigara alışkanlığına.
Eskiden kendime sosyal sigara içicisi adını verdiğim ve sonrasında bunun sadece kendimi kandırmak olduğunu algıladığım günden beridir ilk yaptığım şey öncelikle kendime karşı yargılayıcı olmak yerine anlamaya çalışmak oldu.Bir sonraki aşamada kendime dürüst olmalıydım ve bir bağımlılığım olduğunu itiraf etmeliydim. Sonra neden çok fazla içmesem de sigaraya ihtiyaç duyduğumu düşünmeye başladım. Ardından hangi durumlarda sigaraya yöneldiğime baktım. Bir sonraki aşamada her sigara içtiğimdeki duygumu izlemeye başladım. Gelecek aşamada duygunun hangi çözülmesi gereken mesele ile ilişkili olduğunu keşfedecektim. Tabii ki diğer aşama bu mesele ile ilgili sorumluluk alıp adım atmak olacaktı. Bununla tek başıma baş edemeyeceğimi fark edince destek almaya karar verdim. Aldığım destekle zararlı alışkanlığı tetikleyen, durumlar, ilişkiler ve bağlardan uzaklaşmak yada onlarla ilişkilerimi yeniden ve sağlıklı sınırlara çekecek düzenlemelere gitmek oldu. En sonuncu aşamada da alışkanlığı geriye döndürebileceğini hissettiğim ortamları ve ilişkileri aza indirmek oldu. Bazı ortamları ve ilişkileri değiştiremeyebilirsiniz ama kendinize olduğu gibi diğerlerine de dürüst olup kararınızı bildirebilir hatta destek isteyebilirsiniz. Beklediğiniz desteği bulamazsanız sağlığınız için verdiğiniz karara saygı göstermelerini ve sizi alışkanlığa sürükleyecek zaaflarınızın desteklenmemesini ya da zorlanmamasını isteyebilirsiniz. Sizi seven ve değer veren insanlar bunu anlayacaktır ve sorumluluk alacaklardır. Kararlarınızı umursamayan, uyarı ve ricalarınıza rağmen ısrarla kötü alışkanlığı size getiren, kötü alışkanlığın devamına manipüle eden ya da iknaya zorlayan ilişkilerden ve durumlardan uzaklasın. Bunu yapamıyorsanız kendi kurallarınızı koyun.
Siz sağlıklı olmayı seçtiğiniz için kimse sizi suçlayamaz. Olabilecek en can sıkacak yorum sizin zor ya da kuralcı olduğunuz olabilir. Unutmayın ki çoğu alışkanlık sosyal baskı ile gelir ve yine sosyal baskı ile devam eder. Ondan kurtulmanın en iyi yoluda önce bu baskıyı bertaraf etmektir ve eleştirmektir. Bazı durumlarda bir alışkanlık size sevdiğiniz yada önemsediğiniz insanlar üzerinden ve onların alışkanlıklarını sizin yanınızda tekrarlamaları sonucu gelir. Bu durumlarda fark etmeden yeniden kendinizi kotu alışkanlığı tekrarlarken bulursunuz. Kötü alışkanlığa hayır demek insanların kendilerine değil beraberinde gelen alışkalanlığa hayır demektir. Gerçek dostlar böyle zamanlarda açığa çıkarlar. Sizin kararlarınızı destekleyen ve size kötü alışkanlıklarıyla değil siz olduğunuz için ve sevgi ve şevkatli paylaşımlar için gelenlerle diğerlerini ayırmayı öğrenmeniz dileğiyle…
Sevgi ve sağlıkla…
- Ev içi şiddet korona günlerinde arttı mı?
- Yeni hayat kontrol toplumu (3)
- Yeni hayat kontrol toplumu (2)
- Yeni hayat kontrol toplumu (1)
- Belirsizlik ve Buhran
- Taciz mi değil mi?
- Irkçılık hasta eder!!!
- Sanal ortamda flört
- Coronavirüs döneminde duygular ve ev içi ilişkiler
- Yeni Bir Yaşam Biçimine Mi Hazırlatılıyoruz?