İlginç değil mi sizce de?
Kendimize zaman dilimleri yarattığımız gibi o zaman dilimlerine büyük anlamlar yüklemişiz. Oysa ki doğada dönüşüm hiç durmaz ve geri-dönüşümlü bir devinimi vardır. İnsanlarsa zamanı kazanılan, tüketilen, kaybedilen, geçirilen, değerlendirilen, tutulan, bırakılan, alınan ve verilen gibi daha çok birim değeri üzerinden yani ekonomik bir değer üzerinden algılıyor ve planlıyor.
Şimdi yılbaşı döneminin romantizmini paramparça ettiğimin farkında olarak ve anlayışınıza sığınarak bir düşünme ve tartışma egzersizine sizi davet etmek istiyorum. Korkmayın buradan bilim felsefesi tartışması çıkarmayacağım.
Dediğim gibi amaç hep kulaklara bir nebze su kaçırmak ve mümkünse biraz da rahatlamak. Bizler değil miyiz ki o anlamlar yüklediğimiz zaman dilimleri için kilometrelerce yol alan, yetişemeyince üzülen, daha daha anlamlı yapmak için borçlanarak şaşalı kutlamalar yapan, yetmedi olmazı oldurmaya çalışan, bunun için küsen küstüren, hiç olmadık yerden olmadık kavgaların ortasında kendini buluveren, hiçkimse beni hatırlamıyor diyip içine kapanan, ben hiç sevmem ki zaten böyle şeyleri diyip kendini izole eden ve daha ne çok karmaşık duygunun girdabında yaşayan ruhlar halinde eski yılın bitmesine hüzünler ve yeni yılın başlamısına heyecanlar yükleriz.
Daha da ilginç olanı şu:
Çocukluğumdan hatırlıyorum. Çünkü çocuk olduğum dönemin televizyonsuz ve televizyonlu dönemi birbirinden dramatik farklarla ve yaşam deneyimleriyle hızla dönüşmüştür. Çünkü ben bir şehir çocuğu olarak büyüdüm ve şehirlerde dönüşümleri çok daha hızlı hisseder ve parçası olursunuz. Çok da kaçış yeriniz yoktur diyebilirim. Televizyonun hayatımıza girişiyle eski yılın bitişini 10’dan 0’a kadar sayarak da uğurlamayı öğrettiler bizlere… Buna gülmeden edemiyorum…
Ya sonra…
Zamanla seksenlerin ve doksanların modası pazartesi başlanıp çarşamba bozulan diyetler gibi bitmeyen yeni yıl planları ve sözleri de devreye girdi. Yani anlayacağınız hepten bir plan ve program nesli yaratılmış oldu. Şimdilerde aynı nesil ve devamına hayatta sizi ne tatmin ediyor ya da mutlu olma motivasyonunuz nedir diye sorduğumda genelde programlanmış bir başarı ya da elde edilmiş materyallerden bahsediliyor. Mutsuzluk ve sıkıntılar da bunların olmayışıyla anlatılıyor.
Bazen düşünüyorum da sanki çatıdaki anten bir türlü doğru görüntü vermediği için bizde olayları bulanık algılıyor ya da mutlu ve sağlıklı yaşam denilen şeyi bir TV setinde oynanan bir dizi gibi yaşıyoruz.
Her gün ve her an kutlama sebebidir. Her gün ve her an üretmek için motivasyona ihtiyacımız vardır. Her gün ve her an sevmek ve sevildiğimizi bilmek isteriz. Her gün ve her an yaşamın anlamını hatırlamaya ihtiyacımız vardır. Her gün ve her an mücadele ettiğimiz ve inandığımız şeyler için adım atma ihtiyacımız vardır.
Takvimlerin bize gösterdiği üzere olan eski yılı bitirip yeni yıla girerken eski bir dostumun hiç unutmadığım ve kulağımda küpe olarak taşıdığım şu öneri listesini hatırladığım ve kendime göre dönüştürdüğüm şekliyle her gün ve her an kullanmanız hatta belki çoğaltmanız dileğiyle paylaşıyorum.
Gününüzü bitirirken değil başlarken düşünün.
Mutlaka birine günaydın diyerek başlayın.
Gülümsemeyi unutmayın çünkü bulaşıcıdır.
Bir çocuğu ya da hayvanı sevin, onlarla oynayın çünkü onlar sizi canlandırır.
Bir çiçeği koklayın ya da doğada yürüyün…
İnsanlara iltifat etmekten çekinmeyin…
Şarkı söyleyin… Bu da bulaşıcıdır
.
Mutlaka sevişin…
Dans edin… Dans bedenin dilidir.
İyi bir yemek yiyin…
Aramayı ertelediğiniz kişiyi arayın…
Söyleyemediğinizi söyleyin…
Kendinizi sevmekten hiç vazgeçmeyin.
Bunları her gün ve her an yapın… Böylece yılbaşı eğlencenizin tek anlamı paylaşmak kalabilsin.
Sağlıkla yeni yılda görüşmek üzere…
Kutlu mutlu şenlikli olsun!….
- Ev içi şiddet korona günlerinde arttı mı?
- Yeni hayat kontrol toplumu (3)
- Yeni hayat kontrol toplumu (2)
- Yeni hayat kontrol toplumu (1)
- Belirsizlik ve Buhran
- Taciz mi değil mi?
- Irkçılık hasta eder!!!
- Sanal ortamda flört
- Coronavirüs döneminde duygular ve ev içi ilişkiler
- Yeni Bir Yaşam Biçimine Mi Hazırlatılıyoruz?