Dostlar bugünkü sohbetimizde hepimizin anlamaya çalıştığı Afganistan konusunda iki yazardan alıntı yapacağım. ABD, İngiltere ve müttefikleri teröre karşı diye 20 yıl önce işgal ettikleri Afganistan’dan çekildiler. ABD Başkanı ve İngiltere Başbakanı bu işgalin boşuna olmadığını söyleseler de açıklamanın içini doldurmamışlardı.
Washington Amerikan Üniversitesi Öğretim Üyesi Ulaş Doğa Eralp, neden boşuna olmadığını Evrensel’e şöyle açıklıyor:
“Afganistan’da bulundukları 20 yıllık işgal sürecinde Amerikan kalkınma şirketleri, danışmanları, silah sanayi tahminen 3 trilyon dolarlık bir kazanç elde etti. Sözü verilen demokrasi, ulus ve barış inşa süreçleri Afgan ortakların boğazlarına kadar yolsuzluğa bulaşması nedeniyle heba edildi.
Özellikle işgal döneminin başlarında kız çocuklarının eğitimi ve toplumda eşit ve özgür bir rol elde etmeleri için uygulamaya konan çabalar sonucu binlerce kadın toplumun görünür katmanlarında, devlet kademelerinde, okul ve üniversitelerde kendilerine yer edinmişlerdi. Örneğin hâlihazırda Herat Üniversitesine devam eden öğrencilerin çoğu kadın. Afganistan’dan yansıyan güncel sosyal medya paylaşımlarında üniversite profesörlerinin kadın öğrencilerine veda ettiği görülüyor.
İçeriği ne denli özgürlükçü görünürse görünsün emperyalist destekli kalkınma ve barış planlarının sürdürülebilir olmadığını bir kez daha kanıtlıyor Afganistan’da yaşananlar. Kalkınma da barış da güvenlik gibi siyasi bir araç, mesele kalkınmanın ve barışın içeriğinden çok kimin tarafından kimlerle finanse edildiği.
Afganistan’ın kabile reisleri ve tanınmış aileleri küfelerini doldurup, çocuklarını yurtdışında, Batı ülkelerinde büyütürken, Afgan halkının büyük çoğunluğu yoksulluk ve yoksunluk tuzağından dışarı çıkamadı. Politikacılara yönelik güvensizlik, çıkışsızlık ve umutsuzluk hissi ülkenin kapılarını ardına kadar Taliban’a açtı. Kaçabilenin mülteci olduğu, kaçamayanın kendini evine kapandığı karanlık İslami faşist bir döneme girecek Afganistan. Taliban’ın sözünü vermiş olduğu barışın gerçekleşmesi ise çok uzak.”
Diğer akademisyen yazar ise Londra’daki toplumun en kıdemli ve kariyerli akademisyenleri arasındaki Deniz Kandiyoti… Psikolojide başladığı akademik kariyerini sosyoloji ve antropolojide sürdüren Kandiyoti, Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu toplumlarda ve Türkiye’de toplumsal cinsiyetin politik boyutuna ilişkin karşılaştırmalı çalışmalar yaptı. Kandiyoti, 2002-2004 arasında Afganistan’da “Devletsiz bir toplumun işleyişini” araştırmak için saha çalışması yapar ve kadın hakları konusunda araştırmalarını sürdürür.
SOAS’ta 2011’de Orta Asya ve Kafkasya Merkezi’ni kurar ve başkanlığını üstlenir. 2009’da emekli oluncaya kadar da SOAS’da çalışır. SOAS’ta “Emeritus Profesör” olarak da çalışmalarını günümüze kadar devam eden Kandiyoti sorumuz üzerine Afganistan araştırmasını şöyle özetliyor: “Afganistan çok geleneksel bir ülke olarak gösteriliyor. Aslında öyle değil. 25 yıldır tamamen savrulmuş, tamamen diasporik bir toplum. Harp üstüne harp yaşamış. SSCB’nin işgaliyle karışıklık başlıyor. Afganistan’ı tanımak dünyanın yaşadığı terör sorunlarını anlamak için de çok önemli. Dünyadaki bütün oluşumların nüvesi orada başlar.
Afganistan’da 1979’da ne olduğunu bilmeyenler bugün Irak’ta Suriye’de ne olduğunu anlayamazlar. Çünkü orada SSCB’ye karşı savaşmak üzere çok önemli bir yatırım yapıldı. SSCB çekildikten sonra bu grupların kendi arasında savaş başladı. Korkunç bir iç savaş sonrasında Pakistan ve Suudi Arabistan’ın desteklediği Taliban sivrildi. Sonrasında Taliban’ın El Kaide’ye yataklık ettiğini biliyoruz. 11 Eylül olayları oldu. ABD geri dönerek orada harp çıkarttı ama orada yetişenler Türkiye’de dahil her yerde artık…”
“Kariyerim boyunca Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu toplumlarda ve Türkiye’de toplumsal cinsiyetin politik boyutuna ilişkin karşılaştırmalı çalışmalarla ilgilendim” diyen Kandiyoti’nin sayısız makalesi ve çalışmaları bulunuyor. Londra’da Bizim’Kiler kitabımda özgeçmişi ve çalışmalarını ayrıntılı anlattığım bilim kadını halen Londra’da yaşıyor ve Türkiye üzerine yazılarını sürdürüyor.
Afganistan’daki, Taliban dünyanın huzurunu kaçıracak cinsten. Taliban’a da işgalci emperyalist güçlere de “Hayır” diyoruz.
- 2 Mayıs’taki oyum
- Oxford Street’de Urfa’daki işçileri desteklemenin erdemi
- Namık Kemal’in Londra’daki izi
- İngiltere’de emekli maaşı 50 paket sigara karşılığında
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (II)
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (I)
- İngiltere laikliği sağlamlaştırıyor
- Emekli WASPI kadınlarının zaferi…
- İngiltere’nin simgesi Minilerin tasarımcısı: İzmirli Alec
- Kral Charles ve bir yoksul hastalığı olarak kanser…