Hayat, sürekli bir değişim ve dönüşüm süreci. Bu değişimlerin bazen zorlu ve yıpratıcı olabileceğini, özellikle de terapi gibi derinlemesine bir süreçte daha iyi anlarız. Terapide, bireylerin düşüncelerini, korkularını, travmalarını gün yüzüne çıkarması, önceki rahatlık alanlarından uzaklaşması, doğal olarak bir gerilim yaratabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu kötü hisler aslında gelişmenin ve değişimin habercisidir.
Düşünün bir yarayı iyileştirmek için önce ona dokunmak gerekir. Bu dokunuş ilk başta acı verebilir, ama uzun vadede iyileşme süreci için gereklidir.
Bazen de, değişimin kendisi insanı korkutabilir. Birçok kişi, bildiği ve alıştığı bir hayatı geride bırakmakta zorluk çeker. Yeni bir yaşam tarzı, farklı düşünme biçimleri, alıştığımız kalıpların dışına çıkmak çoğu zaman kaygıyı tetikler. Bu kaygı, terapinin doğasında var olan bir duygudur. Çünkü değişim, bilinmezlik ve belirsizlikle gelir.
Diğer bir neden ise, geçmişin izlerinin terapi sürecinde yeniden canlanmasıdır. Bazen, terapi sırasında travmalar, ihanetler, kayıplar ya da pişmanlıklar yüzeye çıkar. Bu duyguların tekrar gün yüzüne çıkması, bireyde yoğun bir acı hissi yaratabilir. Ancak burada önemli olan, bu acının geçici olduğudur. Çünkü duyguların dışa vurulması ve kabul edilmesi, iyileşme sürecinin önemli bir parçasıdır.
Sonuç olarak, terapi sürecinde kötü hissetmek, aslında iyileşmenin bir aşamasıdır.
Sevgiyle kalın!
Melike Barış
Psikolog
Website: www.melikebaris.com
Instagram: www.instagram.com/psikolog_melikebaris/
- Çocuğun Sığınacağı Liman
- Çocuğumun Dikkati Çabuk Dağılıyor
- Sessiz, Sakin, Olgun Çocuk
- Ayıp Olmasın Diye Yaşamak
- Çocuklar Küçük Yetişkinler Değildir
- Bastırılan Duygular Kaybolur mu, Büyür mü?
- Duygular ve çocukların duygusal deneyimleri
- Nereden nereye geldiğine dön bir bak
- Kendini Korumak: Bencilce mi, Gereklilik mi?
- Çocukta Güvenin Temelleri