Bireylerin yaşadıkları psikolojik problemleri aşabilmeleri için devamlı tekrarladıları alışkanlıkları terk etmeleri gerekir. Ama bu o kadar da kolay olmaz.
Psikolojik terapiye başlayan bireyler değişime karşı direnirler. Çünkü değişiklik tanıtıldıktan ve istendikten sonra yılların verdiği alışkanlıklar, yani kaçma davranışları, zihinsel geviş getirip tekrar tekrar geçmişi kurcalama gibi kişinin psikolojik cephaneliğinde ulaşabileceği ilk silahlar, yöntemler, endişelerden kaçıp rahatlamak isteyen kişinin hizmetine rahatça sokulur.
Örneğin yıllar boyu kırmızı eti güvendiği tek bir kasaptan alan bir kişiye bu hafta alış-verişi mahallesindeki açık marketten yapmasını istersek göstereceği ilk tepki gerginlik ve endişe olacaktır. Çünkü açık pazardan alacağı malzemenin güvenilir olmayacağını düşünüp o gün geldiğinde bu endişesini gidermenin yolunu çok daha uzakta ve zahmetli olmasına rağmen güvendiği yere gitmekte bulacaktır.
Birey bu anlamda alternatif yöntemler kendisine sunulsa da onları kabul etmekte zorlanacaktır. Çünkü var olmuş psikolojik yapısı kendisine sunulan alternatifleri kabul etmekte zorlanacak, çözüm yöntemlerini görmezden gelecek, hatta görmezden geldiğinin farkına bile varamayabilecektir. Aynı zamanda çoğu insan kendilerine sunulan yeni yöntemlere şüphe ile yaklaşıp eski yöntemleri kullanmadan alternatifleri kullanamayacaklarını düşünürler.
Bu durumda sorunlar yaşayan bireyin kavraması gereken olgu, yaşamda farklılığı getiren şeylerin kaçarak, durmadan analizlere girişirek çok önemli yeni bir bilgi edinip ona anlam verme çabasından çok, pratikle ve deneyimle elde edileceğidir. Fakat bazılarımızın bunun farkına varması için (uzmansal yardımla) önce böyle bir analiz sürecinden geçmesi gerekir.
Böylece edinilmiş alışkanlıkların bizi kısır döngülerde tutsak etme hallerini anladıktan sonraki adım şimdiki zamana konsantre olup pratiğe girmektir. Zaten yaptığımız aynı şeyleri tekrar tekrar tahlil etmekte bir zamandan sonra, yaşamla buluşmak yerine kaçma davranışı halini alacaktır. Bu tenis topuna nasıl vurduğunu analiz eden tenis oyuncusunun durumuna banzer. Tenis oyuncusu kendisine doğru gelen topa nasıl vurduğunu ne kadar çok fazla düşünürse ona vurması o kadar çok zorlaşır.
Yıllar boyu yaşadığımız endişeler, korkular kendimizi suçlu hissetmelerimiz bizi kısa dönemde rahatlatacak davranışları uygulamaya iter. Kim ister ki mutsuz olmayı ya da kalbini hızlı hızlı çarptıran korku dolu anları tekrar tekrar yaşamayı? Ama anlaşılması gereken şu ki ancak yaşamın içinde olarak, o korkuların varlığını anlayarak yolumuza devam edebiliriz.
Piyano çalmak hakkında yazılmış bütün kitapları okuyabiliriz, piyanonun fiziksel olarak nelerden yapıldığını, tüm mekaniksel yapısını öğrenebiliriz, bu güne kadar gelmiş geçmiş tüm dahi piyanistlerin yaşamlarını öğrenebiliriz, farklı piyano çalma yöntemleri hakkında herseyi okuyup öğrenebiliriz. Ama bütün bunlar sizi iyi bir piyanist yapar mı? Ya da bu öğrendiklerinizin yanında piyanonun tuşlarına basıp, devamlı bir pratik yapmanız gerekmez mi? Sorunlarımızla yüzleşmemiz işte biraz da buna benzer.
- Kendi Romanımızın Baş ‘Kahramanı’ Olmak
- Romanımızın baş ‘Kahramanı’ olmak
- Özgür Birey Özgür Toplum
- Vicdan, Politika ve Empati
- Kendine Zarar Verme
- Konuşarak Sorunlarımı Çözebilir miyim?
- Psikolojik terapilerden neden korkuyoruz?
- Mahallenizdeki Terapist – IAPT
- Yanlış kişiyle evlenmek
- Facebook Paylaşım Savaşları!